9 Ocak 2010 Cumartesi

YILMAZ GÜNEY

Bu duvarlar yetmiyor bizi ayırmaya bilesin
Bu parmaklıklar bu demir kapılar,bu hava,inan
Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü
Bazen bir serçe kadar güçsüzsem,bir nedeni vardır
Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu
Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi
Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim
Damla damla birikiyor insan
Damla damla sevgili
Bir gün akıp gideceğiz hayata
Duvarlar yıkılacak,açılacak bütün kapılar bilesin
Benim yüreğim sensin şimdi,seni vurur durur
Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde


###

ARKADAŞ

Olmasın o ta içten
Gülen gözlerde yaş
Bir gün gelip ayrılsak da
Seninle arkadaş

Bir kıvılcım düşer önce
Büyür yavaş yavaş
Bir bakarsın volkan olmuş
Yanmışsın arkadaş

Dolduramaz boşluğunu
Ne ana ne kardaş
Bu en güzel bu en sıcak
Duygudur arkadaş

Ortak olmak her sevince
Her derde kedere
Ve yürümek ömür boyu
Beraberce el ele

Olmayacak o ta içten
Gülen gözlerde yaş
Bir gun gelir ayrılsak da
Seninle arkadaş

####

KÖPRÜ

Sevgili
yetmiyor 'sevgili' sözü
tek başına. Karşılamıyor
içimi dolduran duyguyu.
Oysa ben 'sevgili'
derken neler
düşünüyorum bilsen.
Sonsuz, bir güneş
bir yudum rakı
çiçeğe durmuş ince bir
bahar dalı
oğlumun sıcak yanağı
anamın acılı gözleri
babamın tütün kokan eli
evimizdeki kuş
yarının güzel günleri.
Anlatılması güç binlerce
duygu ve sen...
İşte sen
beni hayata bağlayan
en güzel köprüsün;
köprülerin en güzelisin.
Sevgilim... Güzelim...
İnsanı yaşatan
içimizdeki hayat böceğidir.
O ölürse
hayatımızın da tadı biter.
O sakın ölmesin
yaşat onu.

####

Canim, Sevdigim, Yüregim...

Bu duvarlar yetmiyor bizi ayirmaya bilesin...
Bu parmakliklar, bu demir kapilar, bu hava, inan...
Bazen bir yumrukta yikacak kadar güçlü,
Bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardir...
Hangi zorlugu yenmemis insanoglu.
Hele tasiyorsa içinde bu insanca sevgiyi.
Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdigim.
Damla damla birikiyor insan. Damla damla sevgili...
Bir gün akip gidecegiz hayata...
Duvarlar yikilacak, açilacak bütün kapilar bilesin.
Benim yüregim sensin simdi, seni vurur durur...
Ve yine damla damla çogaliyorsun içimde.

####

Hayat Bize Mutlu Olma Sansi Vermedi

Hayat bize mutlu olma sansi
vermedi
Biz kendimizden baska
Herkesin üzüntüsünü
Üzüntümüz,
Acisini acimiz yaptik.
Çünkü Dünya'nin öbür ucunda,
Hiç tanimadigimiz bir insanin
Gözyasi bile içimizi parçaladi...
Kedilere agladik
Kuslarin yasini tuttuk.
Yüregimizin yufkaligi
Kimi zaman hayat karsisinda
Bizi zayif yapti.
Aslinda ne güzel seydir
Insanin insana yanmasi
Sevgili...
Ne güzeldir bilmedigin birinin
derdine üzülmek ve çare aramak.
Ben bütün hayatimda hep
Üzüldüm, hep yandim..
Yasamak ne güzeldir be sevgili
Sevinerek, severek, sevilerek,
Düsünerek...
ve o vazgeçilmez sancilarini
Duyarak hayatin

####

Bizde Bilirdik

Bilirdik el ele tutmayı
Gözgöze bakmayı bilirdik
Yürüyüp sahil boyu şiir okumayı
Çiçek almayı
Üzerine bir dipnot sevgi düşmeyi bilirdik
doluydu ellerimiz kalplerimiz dolu
köşe başları siyaset tartışmalarından fırsat düşmezdi
biz de bilirdik yağmurda yürümeyi
ama parkamız taşımazdı incecik yağmuru
sızardı tenimize
rüyalar görmeyi de bilirdik
gecemiz işgal edilmişti karabasanlarca
dünde sallanır günde sallanır
bilirdik hisli şarkıları armağanı birbirimize bir borç
ondan olacak ki
türküler çağırdık geceler boyu
bilirdik şarap rengi denizin kokusunda
ay ışığı yakmayı
lakin yasaktı
bilirdik güneş altında sıhhate haiz olmayı
küf kokulu karanlıklar öğretti gençlikte solmayı
bilirdik tatmayı dünya mutfağında nice eşsiz lezzeti
lakin güneşi yoğurup koyduk aşımıza

bizde bilirdik sevgiliye karanfil almasını
lakin aç idik yedik karanfil parasını...


####

2 yorum:

  1. 0 olan yorumun 1 olması isteği aslında benimki.. 0 lara karşı 1 olabilmek.... belki kazanılmışlığın bir gösterisi değil, adım atılmışlığın bir göstergesi olsunı... dünyadaki en yüce değer emekdir.. birileri birşeyler okusun gayretiyle harcanan emeğin değerine karşı ufacık bir ‘’1’’ aslında... dünyadaki en yüce değerin emek olduğu herkes tarafından kabullenildiği bir dünya dileğiylee

    YanıtlaSil
  2. asılda kırılgan ve nasılda yokolmaya mahkum değil mi herşey... içimde betimsiz zamanların denizleri, özlemleri kabarıyor ama anlatabildiğim çok az şey var biliyorum... bu şehir yeni bir güne, yeni bir sabaha, sancılı otobgüs kuyruklarına uyanıyor, oysa ben hayallerime doymadım daha...karanlık ormanıma , kimsesiz ruhlarıma, aşklarıma, savgilerime, ihanetlerime ve korkularıma yeniden ve hiçbir zaman bitmeyecekmiş gibi anlatımlarıma doymadım...

    dışarıda bütün şiddetiyle toprağı dövüyor yağmur, eziyor, eziliyorum... sabahın bilmem kaçlı zamanlarındayım bilmiyorum. zamanın nasılda yokolduğuna tanık oluyorum gene bilmem kaçıncı kez... ve yokoluşlarımızı, umutlarımızı, kaygılarımızı, benliklerimizi, üşüyen yanlarımızı, bendenlerimizi, duygu ve ihtişraslarımızı nasıl tükettiğine_? bu kokuyu biliyorum... eski zmaanlarımdan hatırlıyorum hayatımın... adı toprak olacaktı sanırım... şimdi kaç insan uyanıktır ve kaç insan bu kokuyu ciğerlerine dolduruyordur acaba... şimdi sabahın şu saatinde, kaç insan ağırlığıyla göğüslerini ezen bir sancıyı hissediyordur acaba... kaç kişinin bedenleri acımasızcasına bir kimsesizliğe susamıştır acaba... kaç kez tüm sevgilerinin orta yerinde kocaman bir yalnızlık ve anlamasızlık duygusu ile bütün bu yaşananlara ve bu hiçliklerin ortasında kendi yaşamının yokoluşuna tanıktır acaba....

    dışarıyı izliyorum... şehri, binaları, ışıkların altında semiren yağmuru... tükeniyorum.. yağmur yağıyor dışarıda, ben kimsesizliğinde yaşamın kendimden geriye kalanları toparlamaya çalışyıroum... ışıkların bu renkli asimetriğinde kendime mülteci sorular soruyorum.. kendi benliğmden, bilincimden firar etmek, kaçak ve mülteci olan zamanların güzerllilklerini yeniden yaşamak istiyorum.
    seslerin oratasında kocaman bir seszillik ve kimsesizlik büyütüyor içimde... ezik ve kimsesiz bir yalnızlığı var bu zamanalrın ve bu zamanların getirdiklerinin...bak bu şehre yağmur yağıyor, uyuyormusun sen... uyuyormu o büyük insanlık... sonu düşünülmeyen zmanlarda kim duyguların farkında bu sabah... kim bir kadını bitmeyen bir acı ve bitmeyen bir ızdırapla arzuluyor... kaç insan duyuyor bu yağmur seslerıni ve kaç insan çekti bu toprağın kokusunu...

    uyumayıp dalmayıp beyninde çürümeye terk ettiklerine, kaç insan kendi yşamlarının çürümüşlüklerine bakıyor acaba... sana ve bana kalanlar ne___?

    ki hep iyi olan şeyleri istemişimdşir ben... güzel günler, devrimler, keskin cümleler...şimdi nedendir nereden gelmektedir bilmiyorum ama sabahın bir zamanında seni istiyorum işte... şimdi yağmur durdu... gece bitti.. yeni bir gün yeni bir zmaan, bitmeyen sancılar, iş saatleri vardiyalasr başlıyor yeniden... dışarıda ince bir rüzgar yalayıp geçiyor yüzümü... bir küfür savuruyorum bütün iyi ve güzel olan şeylerin bitişine. ve henüz hiç başlamamış ama bitmek zorunda olanlara.. bir sigara sarıyorum ellerimden.. bir nefes yeni bir sabah ve yani kaygılara... aklımdan sen geçiyorsun bilmişyor kimseler. bu kocaman şehir, bu yeni yeni kulağıma dolmaya başlayan sesler bilmiyor... bilmiyorsun sen, bilmiyor kimseler...

    YanıtlaSil